Anksiyete Bozukluğu

 


Anksiyete nedir?


Huzursuzluk veya bedensel gerginliğin eşlik ettiği gelecekte tehlike ya da felaket olacağıyla ilgili sinyal niteliğinde  korkulu bekleyiş hali.

 


Anksiyete niye önemlidir?
•    Bireye yönelik olası bir tehlike tehdidi karşısında onu, gereğini yapmak üzere harekete geçmesi için hazırlayan biyolojik bir uyarıcıdır. 
•   Anksiyete, strese karşı oluşan yanıtın önemli bir parçasıdır ve kişiyi bir tehlike anında eyleme geçmeye hazırlamaktadır. Dolayısıyla normal anksiyete mantıklı, gerekli, hatta yaşamsaldır.

 

 

Anksiyete ne zaman sorun oluşturur?
Hekimler için klinik açıdan önemli olan, beklenenden fazla ya da şiddetli olan, gereğinden daha uzun süren ve en önemlisi kişinin günlük işlevlerini bozarak ya da yeti yitimi yaratarak yaşamı olumsuz etkileyen anksiyetedir.

 

 

Anksiyete ile ilgili psikanalitikteoriler nelerdir?

•    Otto Rank: doğum travması
•    H.S.Sullivan: annenin anksiyetesini erken çocuklukta çocuğa iletmesi.
•    M.Klein: ölüm  içgüdüsüne egonun yanıtı; oral döneme ait yutulma; anal dönemde kontrol ve kastrasyon anksiyetesi.
•    Cannon: adrenalden epinefrin salınımı

 


Anksiyete bileşenleri nelerdir?
•    Anksiyete, özde bir emosyon olmakla birlikte her türlü anksiyete bozukluklarına neredeyse daima üç farklı öğenin eşlik ettiği gözlemlenmektedir:
–    Bedensel
–    Bilişsel
–    Davranışsal

 


Anksiyetenin bedensel ögeleri:
•    Kalp çarpıntısı
•    Terleme
•    Nefes alamama, boğulma hissi
•    Titreme
•    İrritabilite
•    Uykusuzluk
•    Hiperventilasyon
•    Sersemlik, Baş dönmesi
•    Ellerde-ayaklarda kasılmalar
•    Uyuşma, karıncalanmalar
•    Kas gerilimine bağlı ağrılar
•    Epigastrik rahatsızlık
•    Göğüste sıkışma
•    Pupil dilatasyonu

 


Anksiyetenin bilişsel ögeleri:

•    Anksiyete bozukluğu hastalarında etyoloji ne olursa olsun bilişsel içerik, “tehlike odaklı” olan, anksiyete uyarıcı, varolan anksiyeteyi arttırıcı ve sürdürücü  felaket temalı düşüncelerle doludur.
•    Ayrıca kendilerinin bu tehlikelerle başa çıkma becerilerini küçümsemekte, riskleri olduğundan daha yüksek algılamaktadırlar.

 


Anksiyetenin davranışsal ögeleri:
•    Davranışsal öğeler, anksiyeteyi geçici olarak yatıştırmakla birlikte, hastalığı sürdürücü işlev görmekte ve hatta bu davranışların kendisi yeni belirtiler üretmektedir. Bunlar arasında hareketsel anlamda huzursuzluk, kaçınmalar, güvenlik davranışları ve yardım arama davranışları sayılabilir.
Anksiyete bozuklukları seyir ve sıklığı:

•    Her yaşta ortaya çıkabilirler. “Alevlenme-sönme” şeklinde dalgalanmalar göstermekle birlikte süreğen seyredebilir.Tedavi edilmediklerinde tüm anksiyete bozuklukları belirgin işlevsel bozulmalarına yol açarlar.Toplumda en sık görülen anksiyete bozukluğu özgül fobidir. 

 


Anksiyeteye yol açabilen hastalık/durumlar nelerdir?
•    Tiroid ve paratiroid bezi  hastalıkları, hipoglisemi, feokromositoma, karsinoid sendrom, kalp  ritm bozuklukları, miyokard infarktüsü  sonrası, alkol, madde, bazı ilaçlar (bronkodilatatörler), aşırı kafein tüketimi sayılabilir. Hipertansiyon, D.M. gibi hastalıklara eşlik  edebilir. Eşlik ettiği kronik hastalığın seyrini olumsuz etkiler. Daha çok gençlerde ve kadınlarda rastlanır, yaşam boyu prevelansları %25’tir. 

 


Anksiyete bozuklukları nelerdir?
Panik bozukluk, genelleşmiş (yaygın) anksiyete bozukluğu, ayrılık (seperasyon) anksiyetesi, sosyal ve özgül fobiler anksiyete bozuklukları kapsamındaki bozukluklardır.

 

 

Başka psikiyatrik bozukluklara da eşlik edebilmekte:

 

Obsesif kompulsif bozukluk olgularının % 12'si beden dismorfik bozukluğu hastalığı ölçütlerini de karşılamaktadır.

 

Sıklıkla diğer psikiyatrik bozukluklarla birlikte

 

– %60 depresyon,

 

– %35 sosyal fobi,

 

– %30 obsesif kompulsif bozukluk ile birliktedir.

 

Bu kişiler psikolojik açıdan güvensiz, duyarlı, obsesif, şizoid, anksiyeteli, narsisistik, içe dönük, hipokondriyak eğilimler gösterebilirler.

 

Tedavi:

 

Süregen ve dalgalı bir seyir gösterebilmektedir. Sanrısal nitelik göstermeyen olgular ilaç tedavisine olumlu yanıt verebilir. Kişiler içgörü yönelimli psikoterapiden yararlanabilir. Tedaviye uyum gösterilirse başarı oranı yüksektir.